1 Nisan 2010 Perşembe

Ayağım Lazio'ya uğurlu gelmedi.



7 Şubat 2010 Pazar
Lazio: 0 Catania: 1

(Arsivden)

Kısa sürede örgütlenen bir Roma gezisiydi. Ucuz biletin (25 Euro) denk düştüğü tarih aralığı 3-8 Şubat ve o tarihlere denk düşen maç da Lazio-Catania maçıydı. Roma malum 2 takımlı bir şehir ve biri içerde diğeri dışarda ama her haftasonu mutlaka maç mevcut. Aynı stadı paylaştıkları için uygulama bu şekilde. Keza Milano’nun İnter ve Milan’ı gibi. Diğer yandan 2 takımlı şehirlerde genelde biri içerde oynarken diğeri dışarda oynuyor ve gittiğiniz vakit büyük ihtimalle bir maça denk gelebiliyorsunuz.

Gittiğimiz şehir Roma ama şehrin iki takımından ikisi de benim için çekici değil. Biri Roma, malum renklerinden diğeri de Lazio, tarihinden kaynaklı bir iticilik var ama diğer yandan tribün kültürü acısından her ikisi de belli bir ilgiyi hak ediyorlar. İlk yurtdışı maç deneyimimi Barcelona ile Nou Camp’da yaşadıktan sonra Roma Olimpiyat Stadı’na gerçek bir maç deneyimi gözüyle bakıyorum.

2009’un Nisanında Barcelona’ya giderken o tarihlerdeki maçı araştırmış ve internet üzerinden kolayca bilet alabilmiştik. Bu sefer internetten bilet alma imkanı o kadar rahat değil. Kulüp üzerinden bir online satış bulamamak bir yana maçın biletleri pek çok siteden yasal olarak karaborsa satılıyor. Daha doğrusu belli bir komisyon ödemesi yaparak alabiliyorsunuz ama ne gerek var. Allahın laziosu, sanki dolu tribüne oynuyor. Giderim bir şekilde bulurum bileti diyorum.

Gitmeden önce çeşitli forumlardan ve dergilerden Roma’da maça gitmek üzerine çeşitli yazılar okuyorum. Bir kısmı tehlikeden filan bahsediyor ama tribün deneyimi olan herkes için tribün tribündür diye düşünüyorum. Her ne kadar içimde birtakım soru işaretleri taşısam da.

Okuduklarımdan maç biletinin Lazio’nun Fanshop’un da satıldığı sonucunu çıkartarak Roma’ya gittiğimde bu Fanshop’u bulmak üzere ilk planı yapıyorum.

Gitmeden önceki hafta işlerin alabildiğine yoğun olması üzerine pek araştırma fırsatı yakalayamamanın cezasını Perşembe günü gece bir barın kapısındaki yazı ile çekiyorum. Yazıya göre o gece Roma’nın maçı mevcut. Bir gidişte hem Roma hem de Lazio’yu izleme daha doğrusu Curva Sud ve Curva Nord’u ziyaret etme şansını kaçırıyorum. Kısmet değilmiş.

Gideceğim maç 7 şubat Pazar günü. Bileti Cuma ya da Cumartesi almayı planlıyorum. Cuma ancak Cumartesi gününün planını yaparak geçiriyorum. Lazio’nun official dergisini alarak koca şehir merkezinde tek olan Lazio Fanshop’un adresini buluyorum ve Cumartesi sabahtan kapısında dikiliyorum. Ufak bir dükkan bu Fanshop. Ve de maalesef bilet satılmıyor. Görevli kadın tarzanca anlatıyor bunu ve yine aynı dilde biletin nerede satıldığını ifade ediyor bana. Ben de aynı dilin farklı bir şivesiyle ona bunu haritada belirtmesini rica ediyorum filan derken merkezin biraz dışındaki Stadio Olimpico’nun çok yakınındaki bir yeri işaretleyip bir kağıda adresi yazıveriyor.

Yeni hedefim stadın yakınındaki mağaza. Zamanım kısıtlı keza diğerleriyle randevulaşmışız ve yabancı bir şehirde kimse kaybolmayı istemez.

Stadın oraya 2 numaralı otobüsün gittiğini biliyorum ama gelen 2B numaralı bir tramvay. Ön rakkamlar aynı olduğuna göre gittikleri yerler de yakındır felsefesinden hareketle atıyorum kendimi tramvaya ve elimdeki turistik haritadan GPS’liyerek yönümü ve doğrultumu kaybetmeden işaretli yerin yakınına ve de dolayısıyla mağazaya kadar varıyorum. Burası diğerine göre daha büyük ve düzgün bir mağaza ama yine de çok büyük değil. Hatta şöyle söyleyim, AS Roma’nın dergisinden şehirde 15-16 tane mağazası olduğunu kah okuyarak kah görerek anlıyorsunuz. Lazio’nun ise okuduğumla 1 tarif edilen bunun ile 2 tane mağazası var. Bu şehirde Lazio’lu olmak çok zor be. (Barcelona’ya gittiğimde de Espanyol’lu olmanın ne kadar zor olduğunu düşünmüştüm. Ve ilginçtir bu yönleri ile bir sempati olmadı değil.)

Bilet almak istediğimi söyleyince tezgahtar önünüze stadın krokisini koyuyor ve başlıyor fiyatları saymaya. Saymadığı tek tribün CurvaNord. Adama orayı soruyorum, yok diyor. Yahu diyorum orada olmayacaksam niye gideyim diyorum. Ora olmaz diyor ve maraton tarafını gösteriyor. Ben ısrar edince de orta bölümün kombineli olduğunu söylüyor. Tamam ora kombineli ama ya onun yanı? Eleman tamam diyor ama yine son bir gayret Curvasud’u gösteriyor. Neyse 15 euroya alıyorum CurvaNord’dan bileti. Pasaportumu alarak bilgisayara işliyor.

Maç Pazar oranın saatiyle 15.30’da. Gözünü sevdiğim gündüz maçları. Yaban elde gündüz gözüyle yolumuzu yönümüzü bulacağız. Amacım maçtan en az 1 saat önce stadın orada olmak ama beceremiyorum. Hava çok güzel ve evdeki hesap çarşıya uymuyor. Yine bldiğim tramvay olan 2B ile stada doğru yollanıyorum. Yollar aşırı kalabalık değil. Maça rağbet pek yok. Zaten Lazio’nun durumu da içler acısı. Son durakta inince kalabalığın içine katıyorum kendimi. Hemen durağın orada bir park var ve bir miktar kalabalık var. Ama maç ile alakalı değil. Daha çok buradaki göçmenlerin Pazar buluşması gibi. Çoluk çocuk, kadın erkek herkes parkta konuşuyorlar, oturuyorlar, kimi çay kimi bira içiyor. Ben geriliyorum. Malum, maç Lazio’nun ve bunların ne yapacağı belli olmaz. Ama diğer yandan da rahatlatıyorum kendimi. Göçmenlerin de buradaki ilk Pazar buluşmaları değildir herhalde.


Stada gidiş yolu


Stad klasiği: Atkı tezgahları

Neyse, uzakta Stadio Olimpico gözüküyor. Dışarda birkaç tane atkıcı var. Neresi Sud neresi Nord bilmiyorum. İlk kapı Sud. Elimde biletle gidiyorum. O kapıdan girip giremiyeceğimi soruyorum. Kapı dediysem de stadın çevresine giriş kapısı. Görevli girebileceğimi söylüyor ve tabelalara bakarak diğer taraftaki tribüne doğru yönleniyorum.


Stadio Olimpico

Stadın etrafı oldukça güzel. Yerler mozaik gibi. Etraf heykel dolu. CurvaNord’un kapısına gelince kuyruk başlıyor. Elimde bilet etrafı kesiyorum. Sonuçta buranın acemisiyiz. Kapıya yaklaşınca herkesin kendi biletini kapıya okuttuğunu görüyorum. Daha doğrusu kombinelerini. Bilet okutan pek yok. Yani taklid edeceğim kimse bulamıyorum. Barkodu üste getirip sokuyorum herkesin soktuğu yere ve yeşil yanıyor. Geçiyorum. Kısa bir polis aramasından sonra içerdeyim.

İçeri girerken özellikle gençlerin ‘göbeğe dolama’ şeklinde atkı takışlarını görünce beni bir gülme tutuyor. İçerde de pekçok genci o şekilde görünce acaba diyorum ‘Ver Leftere’ fanzinde yazdığımız yazı buralara kadar ulaştı mı diye düşünmeden edemiyorum.


Göbeğe dolama atkı takış biçimi (En sondaki çocuğun sağ üstündeki sticker'a dikkat!)

Ve Stadio Olimpico, Namı diğer Roma Olimpiyat Stadı. Bizim Olimpiyat stadı ile kıyas götürmeyecek kadar daha stad. CurvaNord neredeyse full. Maraton tribün hemen hemen dolu. Karşı, bizdeki Fenerium tribüne denk düşen tribün seyrek, CurvaSud ise sağtarafında 200-300 kişi gelmiş Catanialılara karşı sol tarafta bir miktar münferit ile birlikte neredeyse bomboş. Bana bilet satanın beni göndermek istediği tribüne bak hele. Bilmiyor muyuz biz neyin ne olduğunu.




CurvaNord


Bayrak serbest

CurvaNord’un ortası yani kombineli yerler ful. Ve o bölgenin hakimi irriducibili. Buirriducibili bizdeki GFB gibi. Stadın her yanında bunların çeşitli ürünlerini giyen tonla insan var. Herkes irriducibili.

CurvaNord'dan enstantane videosu


Herkes Irriducibili

Maç başlarken açılan sopalılar gayet güzel ve de sallanan bayraklar. Zaten maça gidiş esnasında stada yaklaşırken 80’lerin maça gidiş sahnelerine benzer görüntüler mevcuttu. Ellerinde dürülmüş bayraklarla maça giden insanlar. İçerde de çeşitli çap ve ebatta ve de değişik bayrak sallanıyor. Özgürce tabii. Hoş görüntüler. Ambians oldukca güzel. Stad dolu olsa demek nası bir hava olacak burada.

CurvaNord videosu



Bayrak ve pankart olmadan tribün olmuyor. Yetkililer duyun bu sesi...

Maç oldukca sıkıcı. Zaten takip ettiğim bir takım değil ikisi de. Kimseyi tanımıyorum. Olmayan pozisyonları izleyeceğime tribünü seyrediyorum. Ortanın ortası sürekli bağırıyor. Sette 2 eleman var. Onlar organize ediyorlar ortamı. Uzak köşe de de bir grup var arada onlar da giriyorlar. Dönem dönem tüm stada yayılan ve anladığım kadarıyla sevilen tezahüratlar dışında genelde sadece CurvaNord’un ortası bağırdı.


Gabriel'in resmi CurvaNord'un ortasında

Catania'lıların deplase tribünü

İkinci yarı başlarken önce Catania’lılardan hemen arkasından da CurvaNord’dan atılan ses bombalarıyla herkes bağırmaya başladı. Bir nevi saldırı ve karşı saldırı gibiydi ama bombalar da bombaydı vallaha, öyle torpil filan değildi.


Ses bombasının atıldığı an

62. Dakikada Maxi Lopez’in golü ile öne geçti Catania ve maç da bu skorla bitti. Golü yedikten sonra başlayan protestolar 75. Dakikada pankartları sökmeye vardı. 76. Dakikada stadda pankart kalmamıştı. Maç sonunda da yerdeki kağıtları yakmaya başladılar. Sanırım yönetime ve teknik direktöre oldukça fazla küfür de ettiler. Bu sonuçla Lazio o hafta sondan ikinci oldu.


Ayıp olmasın diye maçtan bir görüntü

Önüne gelen Roma'yı yakıyor

Staddan çıkarken CurvaNord’dan çıkan 10-15 kişilik bir grup koşarak Catania’lıların tarafa doğru gitti ama sonucu nedir bilmiyorum. Bir de 8-10 kişilik bir grubu durakların oradaki parka giderken ‘Duce, Duce’ diye bağırırken gördüm ki ‘oh be’ dedim içimden yoksa azınlık psikolojisine kurban gidebilirdim J

2 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş, resimlerle de kendimizi Olimpico da hissettik gerçekten. Bayraklar ve pankartların görüntüleri de çok hoş ancak o görüntü Kadıköyde stadımızın yapısı itibariyle yakalanamaz olsa da Lille maçında sopalı pankartların tribüne kattığı canlılığı gördük, hazır bu sopalılar varken her maç açılmaları neden gündeme gelmiyor merak ediyorum.

    Bir de bir "Duce, Duce" diye bağırmalarında ki anlamı çıkaramadım.

    İyi günler

    YanıtlaSil
  2. Saol yazi icin yazdiklarin icin (övgüye karsilik verirken dilim dolaniyo, cümle felaket oldu kusura bakma :) )

    sopalilar konusunda dediklerinde yerden göge haklisin. bunu degerlendirmek gerek. ve de degerlendirecegiz sanirim.

    Duce meselesinde ise, Duce italyanca lider onder gibi birsey ve mussoloni icin soylenen bir tabir. Führer gibi.

    YanıtlaSil