Burası AKP Burdan Çıkış Yok!
Toplumsal Özgürlük- Şubat 2016
Arenalar açılıyor ardı ardına. Bu kadar arenanın
açılması hayra alamet değil. Arenalar birilerinin imparatorluk rüyalarının süsü
oluyor. O rüyalarda aslanlara yem olan muhalifler de var.
Spor, iktidarın şu ana kadar fethedemediği nadir alanlardan
bir tanesiydi. Esasında kale içten fethedilmişti fakat bu zafer bir türlü
tribünlere kabul ettirilemiyordu. Uzun yıllar çeşitli sporcular arasında
sürdürülen cemaatsel çalışmalar sonucunda AKP iktidarının sahalardaki ayakları
da oluşmuştu. Ceza shasında top kovalamaktan milletvekilliğine uzanan yol
hikayenin bir kısmıdır esasında. Biz şu an işin kitleler kısmına bakalım.
Bize her yer
deplasman
Toplumun hemen hemen her alanında kendine has örgütlenmeler
kuran AKP’nin giremediği nadir alanlardan bir tanesi spor alanlarıydı. Daha
doğrusu girmeye çalıştığı bu alanlarda her hamlesi ters tepmişti. O zamanlar
başbakan olan R. Tayyip Erdoğan her gittiği maçta adeta deplasman takımı
seyircisi gibi karşılanıyordu.
2010 yılında İstanbul’da düzenlenen Dünya Basketbol
Şampiyonası finalinde ABD ile karşılaşan Türkiye ikinci olmuş ve kupa törenine
katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile beraber Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
canlı yayında dünya televizyonları önünde binlerce seyirci tarafından
ıslıklarla ve alkışlarla yoğun bir protestoya tabii tutulmuşlardı. Başbakanı
hemen arayıp özür dileyen ise Hidayet Türkoğlu oldu.
2011 yılında Galatasaray’ın Seyrantepe’de TOKİ tarafından
yapılan yeni stadının açılışına katılan Başbakan Erdoğan’ın stada girişi anons
edilir edilmez protestolar başlamış ve Erdoğan konuşma yapmadan stadı terketmek
zorunda kalmıştı. O zamanlar TOKİ başkanı olan Erdoğan Bayraktar ise
konuşmasını yoğun protestolar altında tamamlamıştı.
2012 yılında bir futbol efsanesi olan Lefter
Küçükandonyadis’in cenazesi için Kadıköy’de bulunan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan Şükrü Saraçoğlu Stadyumunda düzenlenen törene protestolar altında katılabilmişti.
Beni sevmeyeni ben de
sevmem
Görüldüğü kadarıyla iktidar spor sahalarında pek sevilmiyordu.
Sporun koç başı kulüpleri iktidarın pençesi altında çeşitli yaptırımlar ile diz
çöktürülüyor ama tribünler bir türlü hizaya gelmiyordu. Özellikle Gezi ve
ardından gelen Haziran süreci futbol taraftarlarının bu iktidar karşıtlığının
ne kadar gerçek olduğunu ortaya koyması açısından oldukça önemlidir.
Gezi sonrasının tribünlere yansıyan sloganları ve
protestoları Passolig uygulamasına kadar devam etmiş ve Passolig ile beraber
tribünler boşalmış ve boşalan tribünler de haliyle sessizleşmişlerdi. Bu sessizlik
iktidarın tam da istediği şeydi. Çünkü onlar Passolig sonrası süreci
kendilerine göre organize etmişlerdi bile.
Yeni Türkiye’nin
Statları
Yeni plan şuydu: Şehrin en güzel yerlerine konmuş statların
hepsini yıkıp AVM yapın. Yeni statlar yapın ve içlerini de yandaş taraftarlar
ile doldurun. Ve hepsi de iktidarı öven sloganlar atsınlar.
Bu furya Konya ile başladı. Konya’nın yeni stadı bir nevi
yükselen yeni Türkiye’nin yeni statlarının prototipini oluşturdu. Burada
toplanan güruh nasıl bir seyirci oluşturulmak istendiğini örneğiyle
gösteriyordu: Konya stadında oynanan milli maç öncesi Ankara katliamında
ölenler için yapılan saygı duruşu tekbir çekilerek ıslıklandı.
Konya’da gösterilen ‘hassasiyet’ AKP hormonlu statlara hemen
yayılıverdi. Bu sefer Başakşehir Stadı’nda Yunanistan ile oynanan dostluk maçı
öncesi Paris katliamında ölenler için yapılan saygı duruşu benzer bir davranışa
maruz kaldı: Sloganlar, tekbirler ve ıslıklar.
Ardı ardına stat açılışları gerçekleşiyor. Ülke futbolu
geriye giderken bu kadar stadın açılışı ve bomboş tribünler kafalarda soru
işaretleri de oluştururken AKP cevapları çok gecikmeden geliyor. ‘Seyirci mi?
Siz merak etmeyin, bizde çok var.’
En son Bursa’da yapılan yeni stat ve bu stadın açılışında
ibretlik sahnelere şahit olduk. Bursaspor taraftarı yeni stat açılışında
bulunmadılar. Bir kısmının protesto ettiği bu açılış daha çok Bursa ve
civarında bulunan AKP teşkilatlarının dağıttığı davetiyeler ve kaldırdıkları
otobüsler ile gerçekleşti. Stadyumun içi AKP ve iktidar övgüsü dolu pankartlar
ile donatılırken içerde Bursaspor sevdalılarına dair pek bir ize rastlamak
mümkün değildi. Stat açılışı tam anlamıyla bir AKP şovu olarak gerçekleşti.
Aynı diğer yeni stat açılışları gibi.
Yeni Türkiye’de karşımıza statlar artık Arena olarak
çıkıyor. Her bir arena geçmişe özlem duyarcasına iktidardakilerin İmparatorluk
özlemlerini giderdikleri birer yapılar olarak şekilleniyor. Rüyaları da bu
arenalarda muhaliflerini aslanlara yem etmek. Şimdilik bunu doldurdukları
hormonlu seyircileriyle söylemde gerçekleştiriyorlar. Ankara’da, Paris’te
katledilenler böylesi bir güruhun histerilerinde fütursuzca tekrar bu
arenalarda katledildiler. Arenaların yarını bugünden üç aşağı beş yukarı belli
gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder