23 Ekim 2015 - Jiyan.org (Jiyan.org'a erişim yasağı olduğu için yazıyı buraya da koydum.)
7 Haziran seçimleri için HDP gönüllülerinden oluşturduğumuz
bir grubumuz var. Grubumuzun amacı sabah 7.00 ile 10.00 arası işe gitmeden önce
Kadıköy ve civarının önemli noktalarında işe gidenlere yönelik seçim çalışması
yapmak. 10 ila 15 kişi arasında ve işe gitmeden önce başka gönüllülerin de
arada uğradığı ve kendi disiplini ile çalışan keyifli bir grup. Ağırlıklı
olarak Ünalan’da bulunan metrobüs girişi, Kadıköy İskelesi ve Söğütlüçeşme metrobüs
duraklarında yaptığımız çalışma ile 1. Bölge’nin sabah işe giden kesiminin bir
bölümüne ulaşmayı kendimize hedef edinmiştik. 7 Haziran öncesi on binlerce
kişinin geçtiği bu güzergahlarda on binlerce bildiri dağıtıp binlerce insanla
yüzyüze konuşmalar gerçekleştirmiştik.
1 Kasım için de bir kez daha ekibimizi topladık ve bu hafta
ortası itibari ile çalışmalarımıza yeniden başladık. 1. Bölge 4. sıra
milletvekili adayımız Serpil Kemalbay’ın da bizzat sabah dağıtımlarına
katılımıyla çalışmalarımız yoğun yağmura rağmen sürmekte. Ancak bugün
yaşadığımız olayla, gittikçe sınırlanan propaganda imkanlarımızın sonuncusunun
da elimizden alınmaya çalışıldığına şahit olduk. Yaşanan olayı kısaca anlatmak
gerekirse; bugün oldukça önemli gördüğümüz Ünalan metrobüs girişinde sabah
çalışmamızı yapmak üzere saat 7.30’da buluşmuştuk. Bu ulaşım noktasını önemli
görüyoruz zira sabahın bu diliminde insanlar nehir misali buradan metrobüslere
binmek üzere güldür güldür akıyor. Burada geçirilen iki saat hem derdimizi
anlatmak hem de doğrudan bir iletişim kurabilmek açısından bizim için oldukça
önemli. Daha önce de yaptığımız gibi ses cihazımızı içinde bulunduğumuz duruma
uygun olarak ayarlayıp giriş ve çıkışlara yerleşerek propagandamıza başladık.
İki saatlik çalışma sonunda elimizdeki bildirileri bitirdik ve içimizde bir işi
tamamlamanın verdiği huzur ile artık işlerimize gitmek üzere toparlanıyorduk ki
bir süredir bizi izleyen sivil polislerin yanımıza gelerek dağıttığımız seçim
bildirisinin yasaklandığını ve tutanak tutacaklarını söylemeleri ile o duygu
hemen dağılıverdi. (Artık birilerinin huzurunu nasıl kaçırmışsak iki dakikalık
huzuru da çok görüyorlar.) Bize bu yönde gelen herhangi bir tebligat olmadığını
ve ellerinde yazılı bir karar olup olmadığını sorduk ve Ağrı’da alınmış bir
karar ile yüzleştik. Kısa bir soruşturma ile Ünalan’ın Ağrı’ya bağlı olmadığı
konusundaki bilgimizi kesinleştirerek bu kararın Ağrı’da alındığını ve Ağrı’yı
bağlayacağını bize burayı ilgilendiren bir kararlarının olup olmadığını sorduk.
Bu arada HDP avukatlarını arayarak durum hakkında bilgi verip onların
yönlendirmeleri ile polislerle tartışarak böyle bir tutanağı imzalamayacağımızı
söyledik. Avukatların yönlendirmesi ile tutanağa ve bu uygulamaya karşı resmi
bir itirazda da bulunmak üzere 1. Bölge Seçim Koordinasyonundan Tülay Korkutan
Üsküdar Emniyet Müdürlüğü’ne geçti. HDP’nin görevlendirdiği avukatlar da
gerekli müdahalelerde bulunmak üzere hemen Tülay’ın yanına ulaştılar. Avukatlardan
aldığımız ilk bilgi savcının ifade için Kartal’a çağırdığı oldu. Kartal Adliyesi’nde
savcının ‘Yasadışı Örgüt Propagandası’ ile suçlamasına karşın arkadaşımız
serbest bırakıldı ve hemen propaganda faaliyetlerine geri döndü.
Çok ilginç bir seçim dönemi geçiriyoruz. Seçim süreci en
genel anlamıyla propaganda sürecidir ve çeşitli kanalları kullanarak
düşüncelerinizi, vaatlerinizi, eleştirilerinizi insanlara aktarır, onları ikna
ettiğiniz ölçüde kendinize oy toplamaya çalışırsınız. Nedir bu kanallar?
Yazılı, işitsel, görsel medya, sokaklar, meydanlar, duvarlar. Bir parti düşünün
ki yüksek barajları aşmasına rağmen sessiz bir mutabakat ile ulusal ölçekte
yayın yapan gazete, radyo ve TV kanallarının hiçbirisinde kendini gösterme
imkanı bulamasın. Devletin resmi kanalları milyonlarca oy alarak meclise girmiş
bu partiye hayalet muamelesi yapsın. Mitingleri bombalansın ve insanların zarar
görmemesi için kendi mitinglerini iptal etsin. Seçim büroları yakılsın,
kurşunlansın. Seçim stantları faşistlerin ve polislerin saldırılarına maruz
kalsın. Ve en son derdini anlattığı iki sayfalık bildiriler bile yasaklanmaya
çalışılsın. El insaf yahu! Ne yapalım? Telepati yöntemiyle mi propaganda
yapalım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder